31 Ocak 2012 Salı

Affetmek


Affetmek büyük erdemdir derler…
Benim düşünceme göre kendini affettirmeyi gerektirecek duruma düşürmemek daha büyük erdemdir.
Ama ne yazık ki insanoğlu hata yapar.Hata yapmak insana mahsustur derler ya hani. Bu lafın altına sığınır genelde hata yapan… Yapar yapmasına da ne yazık ki çoğu af dilemeyi bilmez. Bunu ya gururuna yediremez ya da dilese bile yürekten dileyemez. Bu yüzden hatalar tekrarlanır kalpler kırılır ilişkiler güvenini yitirir, yavaş yavaş bir şeyler kopmaya başlar insanlar arasında. Son hadde gelene dek tekrarlanır ama son pişmanlıklar hiçbir zaman işe yaramaz.
Affetmek güzel bir şeydir elbette. Ama velâkin bunun kıymetini bilen içindir. Bilmeyen birini gereğinden fazla affetmek acaba doğrumudur? İşte bunu iyi tartmak gerekir… Affedilmenin kıymetini bilmeyen yürekten dileyemez affı. O yüzden tekrar tekrar kalp kırar. Tekrar affedilecek duruma düşürür kendini ve belki de affedildikçe düzelmez bir duruma dönüşür hali. Yani bazen çok af çok özür getirir…
Yaradan sevgi üzerine kurmuştur bu evreni, anlayış hoşgörü, affetmek büyüklüktür buna inanırım her zaman ama bir insanın aynı hatayı tekrar etmemesi için nereye kadar affedici olmak gerekir işte orası derin bir mevzudur. Yaradan affedici olmayı tembihlerken hata yapanı da uyarmıştır elbette ki. İnsanların insanlara karşı her türlü zulmünü yasak kılmış ve bir insanın kalbini kırmanın çok kötü bir davranış olduğunu, kul hakkı olduğunu vurgulamıştır. Bütün dinlerin özünde sevgi, anlayış hoşgörü vardır. Asıl mesele bu özü anlayabilmektir bence. Ama affetmenin de bir dozu olmalıdır ki hatalı olan hatasının bedelini yaşayıp bir daha yapmaması gerektiğini anlamalıdır değil mi? Bir hikâye vardır İslam tarihinde; birçok alınacak ibret vardır içinde belki ama ben affetmek konusuna değineceğim. Firavunla Hz. Musa’nın hikâyesinden bahsedeceğim kısaca.
Yaradan Hz. Musa’ya “ Firavun'a git; çünkü o, azdı. Ona de ki: "Temizlenmek ister misin? Seni Rabbine yönelteyim, böylece (O'ndan) korkmuş olursun" der. Yaradan kulunu affetmek ister ve buna fırsat tanımaktadır. Bunun üzerine Hz. Musa Firavun’a gider ve Allah'ın elçisi olduğunu ve kendisine tabi olursa hidayet bulacağını bildirir. Yaradan Firavun gibi bir zalimi dahi affedebilmek için elçisini göndermiş onu ikna etmeye çalışmıştır. Lakin her şeye rağmen Firavun Hz. Musa’ya inanmaz ve onu ölümle tehdit eder. Hz. Musa kendine inanlarla birlikte onları Firavun’un zulmünden kurtarmak için kaçar. Arkasında da Firavun ve ordusu vardır. Karşılarına Kızıldeniz çıkınca Hz. Musa denizi asasıyla ikiye ayırır ve inanlarla buradan geçer. Firavun da peşlerinden gider fakat o an deniz kapanmaya başlar ve firavun ortasında kalıp öleceğini anlayınca af diler ve secde eder. Bu bir af dilemedir belki ama geç kalınmış bir aftır. Yaradan, öleceğini kesin olarak anlayan Firavun'un bu inancını kabule değer bulmaz. Bununla birlikte, Yaradan Firavun'un cesedini daha sonradan gelen insanlara bir delil ve ibretlik olsun diye bozulmadan saklanacağını bildirir. Şu an Londra’da müzede sergilenen Süveyş kanalı açılırken denizin kenarında küçük bir tepecikte bulunmuş , vücudu bozulmadan kalmış, elleri ve ayakları secde eder vaziyette olan 3000 yıllık cesedin Firavunun cesedi olduğuna inanılmaktadır.
Kıssadan hisse benim bu hikâyeden aldığım derslerden biri yürekten dilenmeyen affın, affetmeyi ve hoşgörüyü öğütleyen yaradanın gözünde bile değeri yoktur. Hatasını anlamayıp sürekli kendini affedilecek duruma düşüren her şey son haddine geldiğinde af dileyen insanın son pişmanlığı işe yaramıyor demek ki. Yani affetmenin de bir derecesi vardır ve olmalıdır diye düşünüyorum. Heleki bu hatanın sonucunda kırılan bir insan varsa…
Bu gibi durumlar için söylenmiş nice sözler de vardır elbette;
Eşek bile aynı çukura iki kez düşmez.
Hata bilmeden, fark etmeden yapılandır. İkinci kez aynı şeyi yapmak ise yanlış yapmaktır.
Bir hatayı bir kere yaparsan tecrübe olur ikinci kez aynı hatayı yaparsan düpedüz aptallık olur.
Bir hata işlediğiniz zaman bağışlanma dileyiniz Çünkü hatalar, insanlar yaratılmadan önce yaratılmıştır. Bütün tehlike hatada ısrardadır.
İlk hata saflığın, sonrakiler suçun mahsulüdür.

Bunun yanı sıra affetmek için de sözler vardır:
Affetmek iyi insanların intikamıdır.
Bir düşmanı affetmek, bir dostu affetmekten daha kolaydır
Zulmedenleri affetmek, suçsuzlara yapılan haksızlıktır.
Kendini affetmeyen bir insanın bütün hataları affedilebilir.
Zihninden zararsızca geçip gidebiliyorsa, o insanı affetmişsin demektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder