31 Ocak 2012 Salı

Feriye Sarayları ve Abdülaziz


Feriye Sarayları Sarayları dedim ama bunlar Saray değil. Dolmabahçe Sarayına sonradan ilave edilmiş bir nevi müştemilat. İçinde bir de Karakol Binası var. 40 Yıldır İstanbuldayım, ilk defa 10-15 yıl kadar önce Feriye Restoran’a gittiğim zaman görmüştüm oraları. Tarihi bir bina, tarihi dekorasyon ve tarihi atmosfer içinde güzel bir restorandı, kışlık kısmı. Sonradan bir kaç defa da yazlık kısmına gittim. Boğazın hemen kenarında, tabi açık hava, canlı müzik de vardı, yemekler ve servis bayağı iyi, tabi fiyatlar da ona göre. Bu da en az beş altı yıl belki daha fazla olmuştur. Yine gider miyim? Tabi, genç güzel bir bayan bana eşlik ederse ve oraya itiraz etmezse... 
Feriye’nin tarihini ilk gittiğimden beri merak ettim. Birisi Dolmabahçenin güvenlik görevlileri için yapılmış binalar dedi. Kimi Sarayın üst düzey bürokratları için yapılmış bir nevi lojmanlar dedi. Son okumakta olduğum Hıfzı Topuz’un “Pariste son Osmanlılar“ kitabında okuduğuma göre bu binaların yapılma sebebi ilginç. Sizinle paylaşıyım dedim. Bu binalar Abdülaziz tarafından yaptırılmış. Bildiğiniz gibi Abdülaziz, Abdülmecit’in kardeşi. Abdülmecit 16 yaşında padişah oldu. Son derece zarif, son derece kibar, janti bir adam. Halk, etrafındaki herkes ve tabi haremdeki bayanların hepsi onu çok seviyorlar. Eeeee Abdülmecit’de zampara olmasında ne olsun şimdi. Hem genç, hem yakışıklı, kibar ve özellikle sarışın genç kızlardan çok hoşlanıyor. Bir de kötü huyu var, yeni yeni genç kızları tanımaktan, onları keşfetmekten hoşlanıyor. Sonradan içkiyede müptela oldu malesef. Etrafındaki hısım akraba üst düzey görevliler de inadına ona hediye olarak güzel genç kızlar özellikle de çerkez kızlar hediye ediyorlar. O da kibar adam, hediyeleri reddetmek kibarlığa sığar mı? Abdülmecit bir taraftan kızlarla, bir taraftan devlet işleriyle uğraşmaktan zaman zaman bunalıyor. Bir taraftan devlet borçları hızla yükseliyor. Malüm Dolmabahçe Sarayının inşaatına onun zamanında başlanıyor. Karıları kızları da çok müsrif, durmadan yeni mücevherler alıyorlar. Kendisi de çok kibar olduğu için onları kırmak da istemiyor ama zaman zaman çok bunalıyor. “Beni karılarım ve kızlarım mahvetti“ lafı ona ait. 
Yine çok bunaldığı bir vakitte, padişahlığı kardeşi Abdülaziz’e devretmek istiyor, numaradan değil, ciddi, ciddi. Abdülaziz abisine yalvarıyor, yakarıyor, “abicim ne olur bana bu kötülüğü yapma“ diye, de, zor vazgeçiriyor abisini. Anlayacağınız iki kardeşin arası gayet iyi. Sonra, sonra, efendim... Abdülmecit çok genç yaşta erken otuzlu yaşlarda veremden ölüyor. O zamanlar verem salğını var. Abdülmecit’in bazı eşleri de veremden ölmüştü. Abdülmecit ölünce, yerine kardeşi Abdülaziz geçiyor. Gelenek icabı, yeni padişah iktidara geçince, eski padişahın, eşleri, çocukları, annesi falan hepsi saraydan çıkarılıyorlar ve eski saraya, başka saraylara, sahil saraylarına falan gönderiliyorlar. Tabi Abdülmecit’inkilere de aynı sistem uygulanıyor. Ancak Abdülmecit çok kibar ve herkes tarafından ve bu arada Abdülaziz ve Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Hatun tarafından da sevilen biri olduğu için, Pertevniyal Hatun yeni padişahtan rica ediyor, “aman oğlum kardeşinin karılarını, kızlarını falan mağdur etme, onları iyi birer yerlere yerleştir diyor. Abdülaziz de“ sen merak etme validem, ben onlara bu sarayın yanında yeni saraylar yaptıracağım“ diyor. Nitekim Feriye saraylarını yaptırıyor ve ölen kardeşinin hanımlarını, çocuklarını falan oraya yerleştiriyor. İşte size Feriye Saraylarının hikayesi. Ne hazindir ki, Abdülaziz Mithat Paşa tarafından organize edilen bir hükümet darbesiyle tahttan indirildikten sonra, bir ara bu Feriye Saraylarında bir odaya hapsedilmiş ve orada bir makasla bileklerini kesmek suretiyle intahar etmiştir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder